30 Nisan 2013 Salı




   NBA'yi 2000li yılların başında beri takip eden pek çok kişinin idol olarak seçtiği kişi Allen Iverson'dı. Iverson diğer basketbolculara göre fiziksel olarak daha küçüktü. (1.83 boyunda) Ama Iverson'ın en önemli özelliği maçlarda yüreğini ortaya koymasıydı. Dev adamların içine korkusuzca petentre edip dalmasıydı. Yenilgiyi asla kabul etmeyen ve hayatı boyunca gerek parkede gerekse özel hayatında her türlü zorluklara rağmen dik duran bir idoldü Allen Iverson.
   Iverson'ın hayati küçüklükten beri pek çok sıkıntılı dönemden geçti. Annesi henüz 15 yaşında ona gebe kaldı. Hayat standartı NBA'ye girene kadar açlık sınırına yakındı. Iverson amerikan futboluna daha fazla ilgisi olmasına rağmen annesinin isteğiyle lisede basketbola yöneldi. Lisede arkadaşlarıyla birlikte şampiyonluğu kutlarken ırkçı bir grupla çıkan kavga sonucu çete kurmak suçlamasıyla tutuklandı. Kavganın çıktığı bowling salonundaki kameralarda görüntüsü çıkmamasına rağmen, hakimin davalılardan birinin yakını olmasından dolayı 5 yıl hapse mahkum edildi. Kamuoyundaki yoğun baskılar sonucu cezası ağır ceza kapsamından çıkarıldı ve 4,5 ay sonra özgürlüğüne kavuştu. Dönemin eyalet valisinin (Doug Wilder), eyalet tarihinin ilk siyahi vali olmasının bu kararda etkili oldugu söylenir. Keza Iverson valinin özel af talebiyle hapisten çıkmıştır. Bu kavga ve sonrasındaki hapis dönemi Allen Iverson'a birçok üniversitenin yolunu kapatmıştır. Ona üniversite yolunu açan isim ise Georgetown Üniversitesi antrenörü John Thompson'dur. Geçmişinden dolayı başlarda şüpheyle yaklaştığı Iverson'a üniversitedeki yılları boyunca koçluğun yanı sıra babalık da yapmıştır. Bu dönemde Iverson kariyeri boyunca kendisi ile anılacak 'The Answer (Cevap)' lakabını aldığı yıllardı. Iverson kendisi hakkındaki tüm iddia ve suçlara parkede attığı sayılarla cevap verdiği için bu lakabı kazanmıştı.


   Iverson 1996 NBA Draftında 1.sıradan Philadelphia 76ers tarafından draft edilerek NBA'e adım attı. Kısa sürede Sixers'ın sembolü haline geldi.
Sixers'ta geçirdiği 10 yılda takım olarak sadece 1 kez NBA finaline çıkabilsede (2001 yılı finalde Sixers, Lakers'a 4-1 yenildi). Iverson kişisel olarak bu 10 senelik zamanda NBA'in en dominant oyuncularından biri oldu. Iverson bu dönemde 1 kez MVP, yılın çaylağı, 11 kez All-Star takımı, 2 kez All-Star MVP'si ,4 kezde sayı kralı oldu. 


   Sixers takımı Iverson'ın etrafına bir türlü şampiyonluğa oynayabilecek kapasitede oyuncularla dolduramaması yüzünden Iverson 2006-2007 sezonunda Denver Nuggets takımına takas oldu. Kariyeri boyunca takımında 1 numaralı isim olan Iverson bu kez kendisi gibi bir star olan Carmelo Anthony'nin yanında liderlik rollerini paylaşması gerekti. Ancak Iverson aradığını Nuggets takımında da bulamadı ve sırasıyla Detroit Pistons, Memphis Grizzlies ve yeniden Philadelphia 76ers takımlarında oynasada istediği NBA şampiyonluğuna ulaşamadı. Bu dönemde NBA'den pek çok teklif almasına rağmen kabul etmedi çünkü takımlar ondan yardımcı bir oyuncu olmasını ve gerektiğinde benchte oturmasını istediler. Ama Iverson kariyeri boyunca her zaman takımının lideri olan, en çok top kullanan ve en fazla sorumluluk alan bir oyuncu olduğundan bu teklifleri geri çevirdi. Allen Iverson'ın NBA'den sonraki durağı ise Türkiye oldu. 2010-2011 sezonunda Iverson Beşiktaş Cola Turca forması giydi. 1 yıllık Türkiye macerasından sonra Iverson son 2 sezondur hiçbir takımda oynamadı. Resmi olarak dile getirilmese de Allen Iverson basketbol hayatını bitirdiğini söyleyebiliriz.
   Allen Iverson çok istediği NBA şampiyonluğuna ulaşamasada pek çok basketbol tutkunları için asla unutulmayacak gerçek bir idol ve efsanedir.



28 Nisan 2013 Pazar


   1993 yılında Kazım Koyuncu ve Mehmedali Barış Beşli adında iki Karadenizli genç lazca sözlü bir rock müzik grubu kurmak için bir araya geldiler. Daha sonra bu ikiliye İlhan Karahan ve Metin Kalaç'ın katılması ile birlikte Türkiye'nin ve dünyanın ilk lazca rock grubu olan Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) kurulmuş oldu. Zuğaşi Berepe'nin amacı lazcanın yok olmasını engellemekti. Bunu da geneleksel Karadeniz müziğinin pekte alışık olmadığı bir tür olan rock müzikle harmanlayarak meydana getirdiler. 



   Grubun ilk albümü 'Va Mişkunan' (Bilmiyoruz) 1995 yılında çıktı. Grup sert rock tınılarının içine tulum gibi geleneksel Karadeniz enstrümanını da katdılar. Karadenizliler ilk başta uzun saçlı ve küpeli bu gençlere alışamasalarda zamanla grubu benimseyip bağırlarına bastılar.



   Zuğaşi Berepe'nin 2. albümü 'İgzas' (Yürüyor) 1998 yılında çıktı. Bu albümde gruba Cafer İşleyen, Gürsoy Tanç, Zülkifil Murat Dilek, Uğurcan Sezen ve Mahmut Turan katıldı. İgzas, Va Mişkunan albümüne göre teknik olarak daha başarılı bir albümdü. Hatta zamanının çok ötesinde bir sounda sahip olduğunu söyleyebilirim. İgzas'da Zuğaşi Berepe bu kez lazcanın yanında komşu   kültürleri olan hemşince dilinden de bir şarkı seslendirmişlerdi (Ka Tun Mita Xendasoç).

   İgzas'dan kısa bir süre sonra Zuğaşi Berepe dağıldı ve grubun solisti Kazım Koyuncu yoluna solo çalışmalarla devam etti.

26 Nisan 2013 Cuma

   Sir Arthur Conan Doyle'nin yarattığı hayali dedektif Sherlock Holmes, sinemaya ve televizyona en fazla uyarlanan romanların başında geliyor.
   Sherlock Holmes'ün en son uyarlanan hali ise 2010 yapımı bir televizyon dizisi olan 'Sherlock'.


   Sherlock'un yaratıcılarından biri 'Doctor Who' ve 'Coupling' dizilerinden aşina olduğumuz Steven Moffit. Moffit'in yarattığı Sherlock'un diğerlerinden en önemli farkı olayların günümüzde geçiyor olması. Yani dedektifimiz Sherlock ve yakın arkadaşı Dr.Watson bir davayı çözerken internetten, cep telefonundan ve bilgisayarından yararlanabiliyor. Teknoloji işin içine girince Sherlock Holmes ruhunun kaybolacağını düşünenler kesinlikle yanılıyor. Bu teknolojik imkanlar için dahi Sherlock Holmes romanın özünden kopmamış bir görüntüde, sanki 150-200 yıl öncesinden fırlamış ve günümüze gelmiş tuhaf ve takıntılı bir adam görünümünde.
   Oyunculuk seçimi ise gerçekten harika Sherlock Holmes'ü canlandıran Benedict Cumberbatch ve Dr.Watson'ı canlandıran Martin Freeman rollerinin hakkını fazlasıyla veriyorlar.
   Biz izleyiciler olarak dizi hakkında sitem edebileceğimiz tek nokta 1 sezonunun sadece 3 bölümden oluşması. Şu ana kadar 2 sezon yayınlanan dizide toplamda her biri 1.5 saat olan 6 bölüm yayınlanmış bulunmakta. Ama bu 6 bölüm doyuruculuk açısından fazlasıyla izleyenleri tatmin ediyor. Her saniyesi özenle çekilmiş, defalarca seyredilebilecek 6 bölümlük bir seyir zevki Sherlock.
   

10 Nisan 2013 Çarşamba

   İspanya denilince akla gelen ilk şeylerden birisi olan boğa güreşleri, ülkemizde daha farklı bir uygulama ile her yıl geleneksel olarak Artvin’de düzenlenmekte ve bu bölgede merakla ve ilgiyle izlenmekte.





   Madrid’de boğa güreşlerinin yapıldığı ünlü Plaza de Toros (Boğa Meydanı) Las Ventas’ta görmeye alışkın olduğumuz ellerinde bıçak ve yele olan matadorlar, türlü iğneler ile uyuşturulmuş ne yapacağını bilemeden oradan oraya koşturup duran boğaların ve daha birçok kanlı gösterilerin aksine Artvin’in Kafkasör yaylasında düzenlenen boğa güreşleri hem insanların hem de boğaların zarar görmedikleri bir şekilde düzenlenmekte ve şenlik havasında geçmektedir. Bu güreşlerin temeli bayağı eskiye dayanmaktadır. Eskiden bu bölgede yaşayan insanlar tarlalarında işlerine yardımcı olmaları için boğa beslemekteydiler. İlkbaharın gelmesiyle tüm boğalar yaylalara bırakılır ve burada karşılaşan boğalar birbirlerine üstünlük kurmak için sürekli didişirler. Bu bölgedeki arazinin dağlık olması nedeniyle hayvanlar güreşirken birbirlerine zarar vermemeleri için bölge halkı düz bir yerde ve denetim altında bu hayvanları güreştirmeye başladılar. Zamanla bu güreşler bir gelenek haline gelerek günümüze kadar gelmiştir. Kafkasör yaylasındaki boğa güreşleri her yıl haziran ayının üçüncü hafta sonu düzenlenmekte. Artvin’in pek çok ilçesinden ve diğer komşu illerden getirilen boğalar boyun kalınlıkları ve kilolarına göre sınıflandırılıp güreştirilirler. Güreşlerde boğaların zarar görmemesi için bir takım önlemler alınmakta. Boğalardan biri güçsüz görünüp güreşemeyecek bir hale geldiğinde güreş bitirilir. Hiçbir boğa kendisinden güçlü olan bir boğa ile güreştirilmez. Bu haliyle Kafkasör şenlikleri dünyada eşi benzeri olmayan bir boğa güreşi organizasyonuna ev sahibi yapmaktadır.


   Şenlikleri izlemek için Kafkasör yaylasına her yıl binlerce yerli ve yabancı izleyici gelmektedir. Son yıllarda Kafkasör yaylasında bu katılımcıların konaklaması için büyük serenderler ve oteller yapılmaktadır. Bunun yanı sıra şenlikler için bu yaylaya gelen insanlar bölge mimarisine uygun tamamen otantik Karadeniz evlerinde de konaklayabilmektedirler. Boğa güreşleri boğaların yetiştiricileri içinde ekonomik olarak bir kazanç sağlamaktadır. Şenliklerde birinci olan boğa sahibine ve diğer dereceye giren boğaların sahiplerine bir miktar para ödülü de verilmektedir. Bu sayede bölge halkı hem eğlenceli vakit geçirip hem de şenlikler sayesinde ekonomik olarak kazanç elde etmektedirler.


5 Nisan 2013 Cuma



 Onur Ünlü'nün yönettiği  2008 yapımı 'Güneşin Oğlu' filminde usta oyuncu Haluk Bilginer, Ülkü Tamer'in 'Konuşma' şiirini okuduğu o müthiş sahne.

aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.

iyi nişan alırdı kendini asan zenci,

bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci..
.çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.






3 Nisan 2013 Çarşamba

   Gelişen teknoloji ve yapay zeka ile birlikte günümüzde pek çok bilgisayar oyunu daha gerçekçi bir hale gelmeye başladı. Bu oyunlar günümüzde grafikleri ve oyun keyfi açısından her sene daha üst seviyelere çıksa da eski oyunların verdiği nostaljik anılar hala zihnimizde güzel bir yere sahipler.
   İşte geçmişten bugüne grafik ve yapay zeka olarak gelişen bazı oyunlar;

   PES & WE SERİSİ
   
Winnig Eleven 2002


Pes 2013


   FIFA SERİSİ

Fifa 98

Fifa 2013



   NBA 2K SERİSİ


Nba 2k5

Nba 2k13



   GTA SERİSİ


 Gta 2


Gta 4





Subscribe to RSS Feed Follow me on Twitter!